Hunger Games Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hunger Games Rpg

May the odds be ever in your favor!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Pepper Downey

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Pepper Downey




Kadın Mesaj Sayısı : 1
Kayıt tarihi : 16/06/12
Silah : Ok ve yay, bıçak
Evcil Hayvan : Robbie adındaki köpeğim
Hobiler : Avlanmak, kitap okumak, yürüyüşe çıkmak

Pepper Downey Empty
MesajKonu: Pepper Downey   Pepper Downey Icon_minitimeC.tesi Haz. 16, 2012 4:47 pm

Valizim ve baykuşumun kafesi Hogwarts kapılarının arasından geçerken oldukça ağır gelmeye başlamıştı. Kalbim küt küt atıyor, nefes almakta zorlanıyordum. Ya burada da birilerine zarar verirsem, o zaman ne olacaktı? Ama... babamla yaşadığımız farklıydı. Babam... Adını içimden söylemek bile başıma ağrılar girmesini sağlamıştı. Kendimi çok yorgun hissediyordum, ama bir yandan da buraya geldiğim için mutluydum. O koca Targaryen köşkü beni fazlasıyla rahatsız ediyordu. Ayrıca eski hayatımda alıştığım şeylerin tam tersi şeyler bu köşkteydi. Biz babamla ve bana bakan ve aynı zamanda öğretmenim olan Lilian'la sarılıp öpüşmezdik. Yada saatlerce aptalca ve anlamsız şakalara gülmezdik. Aslında biz, şaka da yapmazdık. Benim de oldukça yabani olduğum tartışılmaz bir gerçekti ama normal insanların böyle bir hayatları olamazdı. Normal insanlar. Biz normal miydik ki? Elbette hayır. Düşüncelerimde boğuşurken, yanıma gelen kızı farketmemiştim, bana kaşlarını çatarak bakıyordu. Sanki ne düşündüğümü çözmeye çalışıyordu. Ona baktım, sonra önüme baktım. Kızıl saçları ve mavi gözleri vardı. Yüzü kendini çok belli etmeyen çillerle kaplıydı ve boyu benden birkaç santim uzundu. Gür saçlarını iki yandan örmüştü ve üstünde soğuk havaya karşı onu koruyacak kalın bir kazak vardı. Belki de annesi örmüştü. Ya da büyük annesi. Kendi büyük annem Elena Targaryen'ı bir an örgü örerken hayal ettim ve bu oldukça komiğime gitti. Tekrar kıza döndüm. Ne diyeceğimi bilmiyordum. Daha önce hiç arkadaşım olmamıştı. Hiç bir yaşıtımla konuşmamıştım. Tam yine dalıp, eski hayatımı hatırlayarak kendime acımaya devam edecekken kız konuştu ve beni tekrar uyandırdı, "Merhaba, ben Emily. Aslında Emiliana tam adım ama bana herkes Emily der. İkinci sınıfım. Sen yenisin galiba. Daha önce hiç görmemiştim seni." Ona döndüm ve başımı salladım. "Evet, yeniyim. Ben de Aleksandra." dedim ve komik bir şekilde tokalaştık. Bunun üstüne ikimiz de güldük. Emily tekrar konuştu, "Demek Aleksandra... Hey, bence sana Alex demeliyiz, ne dersin? Ya da Alexie. Daha canayakın olabilir." dedi. Gülümsedim ve başımı salladım. Bu hoşuma gitmişti. Belki de mideme kramplar girmesine sebep olacak kadar ya da korkudan güçlükle nefes almama yol açacak kadar korkunç değildi burası. Belki de ilk defa normal insanlar gibi, bir evim olurdu. Gülümsedim ve derin bir nefes alarak temiz havayı içime çektim. Burası kesinlikle benim evim olabilirdi.

Geçici bir süre için yatakhanelere yönlendirildik, eşyalarımızı bırakmamız gerekiyordu. Sonra tüm sınıfları büyük bir salona aldılar. Burada hangi bölüme gideceğimiz Seçmen Şapka tarafından belirlenecekti. Açıkçası, binalar hakkında pek bir bilgim yoktu. Büyük annem bana bunlarla ilgili bir şeyler anlattığında onu dinlememiştim ve şimdi bunun pişmanlığını biraz da olsa çekiyordum. Emily'den yardım istediğimde , Emily büyük bir ilgiyle anlatmaya başladı. "Öncelikle bilmelisin ki, benim rütbem Gryffindor. Seçmen Şapka tam da istediğim rütbeyi vermişti bana. Slytherin'i pek sevmeyiz. Ravenclaw ve Hufflepuff'la bir sorunumuz yok. Aslına bakarsan benim Ravenclaw'da bir çok arkadaşım bile vardır. Hepimizin öyle! Aslında, her şeye rağmen hepimiz dostuz. Zaten doğru olan bu. Her neyse, şapka kafana konduğunda rahat ol yeter. Çok gergin olursan, şapka bunu anlar. Çok mutlu olursan da öyle!" dedi ve gülümsedi. Başımı salladım ve diğer ilk sınıflarla birlikte büyük salona doğru hızlı adımlarla ilerledim.

Emily ne kadar rahat olmamı söylese de, bir türlü rahat olamıyordum. Seçmen Şapka'yı ilk gördüğümde yaşadığım şok ile mutluluk arasında bir şeydi. Hayatımda hiç böyle bir şey görmemiştim. Gerçi, hayatımda pek fazla bir şey gördüğüm söylenemezdi. Bakıcım Lilian'ın her gün babama aldığı çeşitli içkileri ezbere sayabilir, öfke nöbeti ya da yalnızlıkla ilgili sizlere uzun yazılar yazıp, uzun konuşmalar yapabilirdim. Ama bu şapka...yani, Seçmen Şapka, hayatımda gördüğüm ve göreceğim en ilginç şeylerden biriydi. Etrafıma bakındım. Diğerleri de en az benim kadar şaşkındılar, ağızları şaşkınlıkla hafifçe aralanmış, hayret ve ilgiyle Seçmen Şapka'yı izliyorlardı. Seçmen Şapka diğer çocukların isimleri okudu, çocuklar yanına gittiler, şapka başlarına takıldı ve hangi rütbede olacaklarını Seçmen Şapka bir bir söyledi. Sıra bana geldiğinde kalbim güm güm çarpmaya başladı. Emily'nin olduğu rütbede olmak isterdim, şimdilik tanıdığım tek kişi oydu ve bana çok nazik davranmıştı. Bana yardımcı olabilir, uyum sağlamama yardım edebilirdi.

Tabureye oturdum ve Seçmen Şapka'yı kafama nazikçe taktılar. Tüm salon bana bakıyordu. Bakışlarımı yere devirdim. Seçmen Şapka konuşmaya başladı. "Hmm...geçmişin karanlık. Yaptığın bir şeyden ötürü pişmansın. Kötü bir şey... Ama dur! Bekle! Bu karanlığın içinde aydınlık var... Senin kalbindeki aydınlık. Acaba seni nereye koysak Aleksandra Targaryen? Hufflepluff mı? Slytherin mi? Ravenclaw mu? Yoksa Gryffindor mu?" Hızlı hızlı nefes alıp veriyor, tavana bakıyor, Seçmen Şapka'nın karar vermesini bekliyordum. Gryffindor masasındaki Emily'ye göz göze geldik, bana cesaret verircesine gülümsedi. Saniyeler saatler gibi gelmeye başlamıştı ki, Seçmen Şapka konuştu. "Ah evet, seni nereye koyacağımızı buldum Aleksandra Targaryen! Gryffindor!" İçimin rahatlamasıyla birlikte gülümsedim ve Gryffindor masasının alkışları eşliğinde Gryffindor masasına koşturdum. Masadakiler başımın üstünde bir yere gülerek bakıyorlardı. Tepeme baktığımda bir şeyi unuttuğumu farkettim, Seçmen Şapka'yı çıkarmalarına fırsat vermeden kalkmıştım ve şimdi Şapka bana kızıyordu. Mahcup bir şekilde gülümsedim ve profesörlerden biri şapkayı alıp bana hafifçe güldüğünde ben de başımı öne eğdim. İlk defa gerçekten gülüyordum.

Emily'nin yanına Gryffindor masasına oturdum ve masalarımız muazzam yiyeceklerle donatılmaya başladı. Yemeklerimizi yerken Emily beni diğerleriyle tanıştırdı. Çaprazımdaki çocuk, Ed, bir but parçasını ısırıp yuttuktan sonra, "Uzun zamandır böyle bir şey görmemiştim, şapkayı kafanda unuttuğuna inanamıyorum! Uzun bir süre bu olayla hatırlanacaksın bana kalırsa!" dedi ve upuzun masadaki çoğu kişi bunu duyup onaylarcasına güldüler. Onlara eşlik ettim. Bu çocuklar, bu kızlar Targaryen köşkü gibi yapmacık ve aşırı derecede rahatsız eden bir neşeye sahip değillerdi. Aksine, büyüdükçe büyüyen, içine gittikçe daha çok insanın mutluluğunu katan bir mutluluktu onların ki. Hayatımda daha çok güldüğüm bir gün daha hatırlamıyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Seneca Crane
Baş Oyun Kurucu
Baş Oyun Kurucu
Seneca Crane


Erkek Mesaj Sayısı : 52
Kayıt tarihi : 27/05/12

Pepper Downey Empty
MesajKonu: Geri: Pepper Downey   Pepper Downey Icon_minitimePerş. Eyl. 06, 2012 9:18 am

    #Yazım ve İmla (10/9)
    #Kurgu (15/14)
    #Akıcılık (20/19)
    #Betimleme (25/22)
    #Uzunluk (15/12)
    #Renklendirme ve Düzen (10/8)
    #Bonus (5/5)


    89
    Keyifli rpler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Pepper Downey
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hunger Games Rpg :: Karakter Yaratımı :: RPG :: Rpg Puanlama-
Buraya geçin: