Biraz olsun sağduyulu bir insan için, biri çalışırken yanında boş boş dikilmek kadar rahatsız edici bir durum yoktu.
Persei’de ise, ne şanslıydı ki, zerre sağduyu bulunmadığından Lucifer yanında çalışırken dikilip cips tıkınmakta hiçbir sakınca görmüyordu. Hem bu onun mesleği değildi ki hani… Üstündeki turuncu sosyal hizmetler çalışanı tulumundan da anlaşılacağı üzere Persei gider mıntıka adına grafiti siler, bank falan boyardı. Norveçli balıkçılardan çok değer verdiği elleri ise balta tutmak için değil ince hırsızlık işleri içindi, lütfen. Mesleğe saygı.
Hem içinde kaldığı devlet binasındaki otomatik yiyecek makinasından çaldığı bu cips onun sevgili öğünüydü canım, öğünlerin de saati geciktirilmezdi.
‘‘Çok hoş ya, gel ve nasıl kızları reddettiğin hakkında hiç düşünmeden hava at.’’ dedi ağzının boş olduğu kısa bir arada. ‘‘Mıntıkanın chick magnet’i Lucifer. Hakikaten hoş bak.’’ Ne kadar uğraşsa da alaycı tavrını bırakması imkansızdı, ne yapsın. ‘‘O’an va’ o’mayan va’.’’ dedi ağzına avuç dolusu cips tıktığı kısa bir andan sonra, yutmak için beklemeden.
Hunharca çiğneyişine dayanamayıp ağzından firar eden birkaç cips parçasını eliyle silkeledikten sonra aynı elinin tırnağını ısırdı düşünceli düşünceli. Normalde çok daha umursamaz ve sinir bozucu bir insan olsa da şu ‘mıntıkanın efendi çocuğu’ onu hafif korkuttuğundan –hafif dediyse hafifti canım!- yanında insan gibi davranmak zorunda hissediyordu. Yani, evet... Bu insan gibi davranıyor haliydi, en başta cips bile önermişti canım, daha ne yapsındı?!
Ah, ah, ah, ama bu fazlasıyla rahatsız ediciydi. Persei, o istemediği hiçbir şeyi yapmayan Persei kendi isteği dışında adam gibi davranmak zorundaydı. Kötü şeylerdi bunlar, çok kötü şeyler. Kendini kısıtlanmış hissediyordu.
‘‘Yine de kıza yazık.’’ dedi bir an sempati kuracakmışçasına sevimli bir sesle, cips paketini hayatın anlamını bulacak gibi deşerken. ‘‘Yani şuradaki hayata bak, siz yasalara uyan vatandaşlar bok içinde yaşayıp gidiyorsunuz. Kız azcık eğlenmek istemiş, çok mu.’’
Persei yasa dışılığıyla gurur duyuyordu, evet. Ona kalsa kimse kanunları iplemeyip kafasına estiği gibi davransa ortada Capitol falan kalmazdı –evet Persei o derece sığ bir insandı- ama şu koyun beyinli insanlar illa da manyak gibi çalışmak istiyorlarsa, tamam, kusura bakmasınlardı ama Persei onlara uyamayacaktı.
Boynunda asılı duran, yıpranmış kablosu göğüs cebindeki antika müzik çalara bağlı retro kulaklıkların üzerindeki cips parçalarını silkeledi yine.
Lucifer’ın sorusunu boş bakışlarla karşıladı. Sonra da zorlama bir kahkaha-
‘‘Aha, yok canım, ben- bana kız ayarlanmasına ihtiyacım yok dostum.’’ Kendisi kız bulmada pek müthiş sayılmayabilirdi- yöntem açısından. Gelin görün ki mıntıkadaki çalışmaktan tipi kaymış fakir çocukları arasında cevher gibi parladığından bu da pek sorun olmuyordu canım. Kızların efendi adam yerine piç tercihi de yardım etmiyor değildi hani.