Hunger Games Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hunger Games Rpg

May the odds be ever in your favor!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Bay Kendini Beğenmiş

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Ariel
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Ariel


Kadın Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 11/05/12
Silah : Üç Dişli Mızrak.
Evcil Hayvan : Ghiro.
Hobiler : Çalışmak. Ailesi ile ilgilenmek.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimePaz Mayıs 13, 2012 12:38 pm

Kulübeden içeriye sızan güneş ışığı ile gözlerimi kırpıştırdım. Güneş pencereden yüzüme doğru usulca yansıyordu. Oturduğum tahta eski sandalyeden kalktım. İkizler sabahın erken saatlerinde eğitim için mıntıka merkezine gitmişlerdi. Annemde onlarla beraber çıkmış ve merkezde yakaladığım irili ufaklı balıkları satacağını söylemişti. Tahta -yer yer çürümüş- merdiven basamaklarını çıktım ve küçük yatakta iki büklüm yatan erkek kardeşim Adam'a baktım. Kesik kesik nefesler alıyordu ama huzurlu görünüyordu. Yavaşça saçlarını okşadım ve ardından yeniden merdivenlerden indim. Annem birkaç gündür dilinden düşürmediği merkezde ki eve taşınmak istiyordu. Büyük babam evi birkaç yıl önce anneme vermişti ama annem merkezde ki eve taşınmaya hazır olmadığını söylüyordu. Ama artık bu evden hemen ayrılmak istediğini dile getiriyordu her fırsatta. Eski kapıyı açtım ve kendimi dışarıya attım. Parlak güneş neredeyse batmak üzereydi. Bileğimde sarkan siyah toka ile sarı saçlarımı sol omzumdan sarkacak şekilde topladım. Saçlarım nemliydi ve aşırı derece karmakarışık bir hale girmişti. Üstümde de eski beyaz ve bol olan -o kadar bollaşmıştı ki yakası sağ omzumu açıkta bırakacak şekilde genişlemişti- ve kotu aşınmış bir şort giyiyordum. Hava oldukça sıcaktı ve hafif bir esinti tenimi okşuyordu. Kapıyı kapattım ve etrafıma göz gezdirdim. Sahilde kimse yoktu. Merdivenlerden indim ve sahile doğru ilerlemeye başladım. Kumlar oldukça sıcaktı ve adeta güneşten kopan parçalara basıyormuş gibi hissediyordum. Denizin kumlar ile birleştiği noktada durdum. Tuzlu ve rahatlatıcı kokuyu içime çektim. Adeta yıllar öncesine dönmüş gibi hissediyordum. Babamla beraber gün batımında sahilde yaptığımız yürüyüşleri hatırladım. Yüzümde bir tebessüm belirdi ama yok oluşu da aniden gerçekleşti. Babamı hatırlamak bana acı veriyordu ve ne yapacağımı bilemezmiş gibi hissediyordum. Boşlukta kayboluyordum adeta. Kumlarına üzerine oturdum ve ayaklarımı kendime çektim. Bu sessiz ve sakin zamanı kendime ayırmak istiyordum. Gözlerimi kapattım ve güneşi tenimde hissettim. Tam o sıralarda da arkadan gelen ayak seslerini duydum ve gözlerimi açıp omzumun üzerinden arkaya baktım. Bay kendini beğenmiş kumların üzerinden bana doğru ilerliyordu.

birazkısaoldufarkındayım.kendimitörpülememlazım.
birde evet. ariel, leander'in kendini beğenmiş biri olduğunu düşünüyor.
amaseveronufalan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leander E. Lauther
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Leander E. Lauther


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 12/05/12
Evcil Hayvan : Dokunmadan oynatabildiği seksi göğüs kasları
Hobiler : Çalışmak. Baklavalarıyla hava atmak.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimePaz Mayıs 13, 2012 2:04 pm

Ne ipekli kumaşlar tenini ürpertebilirdi, ne su tenini sıyırıp geçerken bu denli içindeymiş gibi hissettirirdi... Gün batımında elvada dileyen günışığı; hayır, hiçbir şeyde onun yakışını bulacağını sanmıyordu. Öyle ki kendisine soracak olsanız güneşin bile teninden ayrılmamak adına daha bir aylak battığını iddia edebilirdi. Kızıl güneş tenini rengine çelerken işi ne olursa olsun kendini gecenin gelişiyle hararetlenen dalgaların arasında atası geliyor, ateşin renkleriyle alacalanmış dalgaların arasında için için kaybolmak istiyordu.
Evet, dışarıdan ihtiyacı yokmuş gibi gözükse de kendisi dışında asalet timsali bulduğu şeyler de vardı Leander'ın. Bu gibi anları biriyleriyle paylaşmaktan nefret edecek kadar bencil olsa da, vardı.
Bir evin duvarına yaslanmış güneşi, güneşin üzerinden dans ettiği kıvrımlı denizi izliyor, günün bu vaktinde daha bir tenhalaşan sahili gözleri acelesizce süzüyordu. Kumların serinliğine doğru adım atacakken gördü sahiline adım atıp gün batımıyla yalnız buluşmalarını bölen kişiyi.
Silueti ilk görüşünde aklındaki standart eylemi uygulamak geçmişti içinden ama, silüetin tanıdıklaşması şu "korkutup kaçırma" planını yakıyordu.

Ariel'i gördüğü gibi yaslandığı duvardan doğruldu, kaldırdı başını yarım yamalak bir gülümsemeyle. Yanına gidecekti tabii, gitmek için ilk adımı da atmıştı fakat arkadan bir tecavüzcü gibi yaklaşmak pek de hoş olmazdı galiba?
Sırtını dikleştirdi. Şehir içinde herzamanki horozvari yürüyüşünün aksine daha bir karizmatik moduna sokmaya çalıştı kendini. Etrafta efelenecek kimse yoktu, evet. Yine de deniz, gün batımı ve sahil ondan yanayken vücudunu da elbette bunlarla süslemek için kullanacaktı.
Kıza bir sürpriz yapmak istiyordu. En azından şu klişe filmlerdeki romantik bir söz söyleyip yanına oturabilirdi fark etmediği bir anda? En son hatırladığında kızlar bu tür şeylerden hoşlanıyordu, işe yarayabilirdi canım.
Ancak tam otururken söyleyeceği şeyi seçmişti ki Ariel'in başını geri çevirişiyle gözleriyle buluştu gözleri. Gülümsemesi büyüdü, aklına gelen söz de gitti kendisine sormadan.

"Benimle muhabbet etmek istediğinde manzaramın ortasına girip dikkatimi çekmek yerine direk yanıma da gelebilirsin." dedi kendine güvenen klasik buram buram şehrin kralıyım nidalarını taşıyan sesiyle. Yanında durdu öylece gözlerini ufuktan ayırmadan. "Utanma, kızların benimle muhabbet etmek istemelerine alışığım. Hem daima senin için boş vaktim olacaktır, bilirsin." Sesini ilk söylediği şeye göre alçaltmış, dalgaların arasında hayal meyal daha gizemli bir tonda duyulabilsin diye kısıtlamıştı günbatımının ardına. Öylesine ayağının ucunu kuma batırdı, zaman geçirmek istercesine eşelemeye başladı kumları. "Ah- pardon biraz daha centilmen olmalıyım sanırım?" diyerek kelimeleri daha laubali bir yuvarlamanın arasına tıktı. İstediği şey zorbalık yapmak olmasa da kendine engel olamıyordu. Eh, Ariel'in yabani tavırları deşmesi için içini kışkırtırken sırf kendisiyle uzun uzun muhabbet etmesi için daha da kızdırası geliyordu. Kim bilir belki yeterince sabrını zorlarsa sonunda kırılıp kendisine akabilirdi yabangülü? Buna ramen bir sonraki söyledikleri kendi kapasitesini bile aşacak nazik ses tonunda olmuştu. Yorgun, öylesine söylenmiş gibi olsa da bir şüphe bırakıcı... "Bir şey mi oldu?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariel
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Ariel


Kadın Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 11/05/12
Silah : Üç Dişli Mızrak.
Evcil Hayvan : Ghiro.
Hobiler : Çalışmak. Ailesi ile ilgilenmek.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimePaz Mayıs 13, 2012 3:05 pm

Parmaklarımı karmakarışık olan saçlarımın ucuna doladım ve kıvırmaya başladım. Kendime ait olduğunu düşündüğüm bir zamanın aniden paramparça olması keyfimi bozmuştu. Sahilde yalnızdım ve gün batımı ile beraber üzerimde ki bin bir stresten kurtulmayı, biraz rahatlamayı ummuştum. Yüzümü yeniden denize döndüm ve derin bir nefes aldım ve dizlerimi denize doğru uzattım. İçimden kendimi onun egosunu tatmin etmek için söyleyeceği birçok söze hazırlamaya çalışıyordum. Ayaklarımı okşayan denizle beraber kendini beğenmiş sesini duydum ama odaklanmadım. İlk başta onu fark etmemiş gibi davranabileceğimi düşündüm ama bu çok saçma geliyordu ya da içimde bangır bangır bağırmakta olan sesin dediğini yapmalı ve hemen kalkıp, Leander'den ve egosundan uzaklaşıp erkek kardeşim Adam ile huzurlu bir uyku uyabilirdim. Muhtemelen gün batımında da evine dönerdi ve bence güneşle yapamadığım rahatlamayı ay ile beraber yapabilirdim. Hatta gece yüzmesine dahi çıkabilirdim. Ama. Kaçmak bana göre değildi ve böyle bir kaçma olayı yapmam karşısında Leander'in egosunu hayli hayli tatmin edebileceğimi ve diline düşebileceğim fikri ortaya çıkıyordu.

Söylediği sözlere karşı sessiz bir homurtu çıkartıyordum ancak bunu farkına dahi varmadığından emindim. Ama söylediği son sözler duraksamama ve ona dönmemi sağladı. Söylediklerini o kadar nazik (!) bir ses tonunda söylemişti ki birkaç saniye şaşkınlığımı üzerimden atamadım. Bana dönen bakışlarından adeta kaçarak yüzümü yeniden denize çevirdiğimde sorusuna cevap verecek gücü bulabildim. Her zamanki soğuk, katı hatta ruhsuz olabileceğimi düşünebileceğiniz bir ses tonu ile cevap verdim. ''Evet. Sen buraya gelmeden önce kendimi gayet iyi hissediyordum.'' Parmaklarımı yeniden kumlara gömdüm ve kumların arasında dolandırmaya başladım. Etrafımda olmasından hoşlanmıyordum. Kısmen. Aslında benimle konuşan nadir kişilerden biriydi. Böyle olması da kendi isteğimdi. Babamın ölümünden sonra alığım sorumluluk, annem, kardeşlerim. Kariyer haracı olmak için aldığım eğitimi yarıda bırakmıştım. Balıkçılık yapmaya başlamıştım. Mıntıka halkının acıyan bakışlarına maruz kalmıştım. Etrafımda ki insanların düşüncelerine önem vermiyordum. Herkes aklına eseni söyler ve yayardı. Doğruluğu olmayan düşünceler dahi mıntıkada fırtına etkisi yaratırlardı. Ama toplumun altında ezilmek istemiyordum. Leander gibi kendini beğenmiş biri olmakta istemezdim, mıntıkanın hayranlığını da. Sadece normal biri olmak. Orta derecede. Ne konuşulan, ne de konuşulmayan. Aniden aklımda beliren düşünce beni şaşırttı. Yıllardır içimin dolduğunu adeta taştığını hissediyordum ve birikmişti. Evet birikmişti ve konuşma ihtiyacı duyuyordum. Bana yakın olan birinin beni anlayabileceğini sanmıyordum. Tam olarak. Yabancı biri belki de. Belki de Leander gibi yabancı birine. Sessizce hemen yanı başımda ayakta duruyordu. Ama onunla konuşmak? Kendi beğenmiş biri ile belki de bana karşı böbürlenecek ve ben daha kendimi anlatmaya, içimi dökmeye başlamadan -başlayamadan- kendi gücünü ve hayatını anlatmaya başlayacaktı.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leander E. Lauther
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Leander E. Lauther


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 12/05/12
Evcil Hayvan : Dokunmadan oynatabildiği seksi göğüs kasları
Hobiler : Çalışmak. Baklavalarıyla hava atmak.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimePtsi Mayıs 14, 2012 5:15 pm

Her at ehlileştirilmeden önce çılgınca etrafta koşturur, onu tutmaya çalışanları tekmeler yahut etrafa özgürlüğünün kısıtlanması yüzünden yığınla zarar çıkartırdı. Derin bir nefes aldı Leander Ariel'in söylediğiyle. Hiç şaşırmamıştı. Cevap verdiği için bile şanslı sayılırdı ya... "Tabi canım, zaten kim böyle bir havada kumsala inip beklemez ki Leander'ı kendisini kötü etsin diye?" dedi alaycı edasıyla yeniden. Güldü yabani mimiklerine kızın.
"Ariel, Ariel, Ariel..." dedi yavaş adımlarla kumları yalayan suya biraz daha yaklaşırken. Gözlerini kumlara gömdüğü parmaklarına taktı, tamamen vizyonunu işgal etmek adına tam önünde durup ellerini bağladı çok mühim bir konuya giriş yapacakmışçasına. "Ne zaman yıkmaya tenezzül edeceksin şu duvarlarını? Tamam, beni gördüğün an kollarıma atlamanı önermiyorum, yine de geçen onca zaman sonra nazın bana işlemeyeceğini bildiğini zannediyorum?" Yine alaycı bir önemseme edasıyla başlasa da sözüne ilk nasıl hissettiğini soruşundaki ciddiyeti sorusunun sonuna doğru yine su yüzüne çıkmıştı. Bir dalga vurdu kıyıya sözü bittiği gibi köpükleriyle. Dalga büyüktü. Sahile vuran su topuklarını bile sınırının içine almış, ıslak kumun, suyun içine gömmüştü ayaklarını. Köpükler kumların üzerinde yavaş yavaş kaybolurken deniz de bir diğer darbesini vurabilmek için usul usul geri çekiliyordu; kumların da duvarlarını indirmelerine vakit tanımalıydı. Ancak dalgalar sahilden istediğini alana kadar sınır tanımadan sularının izini bırakmayı sürdürmeye devam edecekti. Tam gözlerinin içine bakıyordu dalga vurduğundan beri. Dalgaları arkasına almış olması, bir sonraki dalgasının sınırlarını birkaç kademe ilerletebileceğini iddialı iddialı söylüyordu sanki. "Korkma." dedi güçlü sesiyle sesini fazla yükselterek dalgaları ürkütmek istemiyormuşçasına. "Dalgalar ıslatır, ama oturduğun kumlardan daha yumuşaktır onlar. Evet, her ikisi de vurur, ancak dalgalar vurduktan sonra okşar da seni. Dalgalardan korkma. Dalgalar kumlardan daha güvenlidir."

Manidar söz limitini aşınca o ciddi yüzünde yine laubali ifadesi çıkacak delik buldu. Sırıtarak hafifçe eğildi Ariel'e doğru yüzünü incelercesine. "Bu arada hangi dalga vurduysa sana fena vurmuş. Genelde beni gördüğünde gönlüne baharların indiği yüzünden anlaşılıyor da. Beni görünce bile böyle olduysan üzüldüm şimdi." Güldü. Tamamen dostluk kardeşlik ve barışın güzelliğini anlatmasa da gülüşü, içten bir alayı da barındırmıyordu zorbalık yaptığı çocuklara gülüşleri gibi. Madem iş ciddiye inmişti, madem güneş bile hevesliydi onları temasına sokmaya; neden olmayaydı ki?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariel
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Ariel


Kadın Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 11/05/12
Silah : Üç Dişli Mızrak.
Evcil Hayvan : Ghiro.
Hobiler : Çalışmak. Ailesi ile ilgilenmek.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimePtsi Mayıs 14, 2012 5:51 pm

Adeta üstüme binlerce ton yük düşmüş gibi hissettim ve ağırlıkları altında eziliyordum. Bu arada hangi dalga vurduysa sana fena vurmuş. Söylediği sözler kulaklarımda yankılanıyordu. Sanki bir uğultu, rüzgar etrafımı sarmıştı. Gözlerimin dolmasına izin vermemem gerekiyordu ama içimde biriken yılların ağırlığını bariz olarak sanki gerçek cisim haline bürünmüş gibi üzerime yuvarlanmıştı. Gözlerimi hızla kırpıştırdım. Leander'in önünde göz yaşlarına boğulacak kadar kendimi düşürmem gerekiyordu ve buna ona malzeme sağlardı. Aniden bu düşüncenin bile aptalca olduğunu fark ettim. Bahsettiği onca geçen zamana karşı duvarımı hala sıkıca örülü tutuyordum ama sanki tam olarak anlam veremediğim bir sarsıntı duvarımı sallamıştı. Leander'in gözlerine kilitlenmiştim. Ne diyeceğimi, ne yapacağımı bilmiyordum. İçimde kalan son güç kırıntısı ile gözlerimi aşağıya indirdim ve dudaklarımı kemirmeye başladım. Dudaklarımı araladım. ''Babam.'' Sesimin titrek ve cılız çıkmasına engel olamamıştım.

Benim kahraman gördüğüm babamdı bana o dalgayı vuran. Ama bana vuran dalga beni acı ile iki büklüm etmişti. Her sabah ve her akşam babamı kaybettiğim o günü hatırlıyordum. Sabahın erken saatlerinde babamla beraber uyanmıştık. Aslında peşinden gitmeyi planladığım için bende onunla beraber kalkmıştım. Balık ağlarını hazırlayışını, üç dişli mızrağı sıkıca tutuşunu izlemiştim. İlk başta beni fark etmediğinden emindim ama sonra yüzünde parlak dişlerini gösterecek şekilde gülümseyerek dönmüştü ve sakladığım küçük aralığa doğru bakmıştı. ''Küçük Arie.''Sesi o kadar sevecen ve sıcaktı ki hemen ona doğru koşmuş ve boynuna atlamıştım. Onunla beraber gelmek için ne kadar çok yalvardığımı hatırlıyordum. Denizde o küçük eski teknede oturur ve balıkların gelmesini beklerdik. Bazen de sığ sulara gider ve mızrakla etrafımızda dolanan balıkları avlardık. Ama gözlerinde ki yorgunluğu görebiliyordum, acıyı. Sanki bugün başına geleceklerden haberi varmış gibi bakıyordu bana şimdi hatırlıyorum da. Onunla beraber gelmeme izin vermemişti ve bana sıkıca sarılıp, kulübeden çıkmıştı. Denize açılmıştı. Küçük bir nokta haline gelene kadar onu izlemiştim. Ama daha annem, ikizler ve Adam uyanmaya vakit bulamadan havayı kapkaranlık bir bulut sarmıştı. Fırtınalardan oldum olası hoşlanmamıştım ve hatırlıyorum da yağmur yağmaya başladığında kendimi hemen yorganın altına girer ve kendi kendime yağmurun bitmesini beklerdim. Ama bu kez kara bulutlardan gözüm dahi ayırmamıştım. Denizin karanlık ve acımasız haline dönüşünü, dalgaların adeta bir canavarmış gibi sahile vurmasını gözümü kırpmadan izlemiştim. Ne kadar süre kulübenin kapısında durup denizi izlediğimi hatırlamıyorum bile. Yağan yağmurdan dolayı ıslanmıştım ve annem homurdanarak beni içeriye sokup kurutmaya çalışmıştı. Ağzımdan çıkan tek kelime babam orada olmuştu. Annemin gözlerinde de o bakış vardı. O da yağmurdan ve fırtınadan hoşlanmıyordu. Sert rüzgar kulübeyi sarsmaya başladığında kulübenin kapısını adeta kırmak ister gibi vuran ve sahilin diğer yakasında deniz fenerinde yaşayan adam gözlerinde hüzünlü bir tavır ile annem ile konuşmaya başlamıştı.

Deniz feneri, denizi seyreder derdi annem. Her şeyi görür, duyar. O yaşlı adam da deniz fenerinden babamın paramparça olmuş teknesini görmüştü. Yağmur dindikten sonra ancak denizde arama yapmaya başlamışlardı. İlk aramada sahile sadece tekne parçalarını ve balık ağlarını çıkarmışlardı. Sonucu öğrenmek istemiyordum. Babamın yaşadığına umut ediyordum ama içimdeki ses sanki onun artık burada olmadığını söylüyordu. İkinci gün üç dişli mızrağı bulmuşlardı. Kayaların arasına sıkışmıştı. Üç dişli mızrağım. O günden sonra kullandığım ve en iyi olduğum silah. İlk balığımı onunla avlamıştım ve bana babamı hatırlatıyordu. Üç gün sonra babamın cesedini buldular. Bu konuda fazla şey bilmiyordum. Öğrenmek istememiştim. Gözümden akan yaşı durduramamıştım. Güneşle kavrulan kumları göz yaşlarım ıslatıyordu. Ve sonuç olarak Leander'in önünde gözyaşlarımı daha fazla tutamamıştım. Duvarım parçalanmaya başlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leander E. Lauther
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Leander E. Lauther


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 12/05/12
Evcil Hayvan : Dokunmadan oynatabildiği seksi göğüs kasları
Hobiler : Çalışmak. Baklavalarıyla hava atmak.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimeSalı Mayıs 15, 2012 5:47 pm

Sustu bir süre bu seferki tepkisini rahatça süzebilmek için. Yine tersleneceğini sanıyordu; ne zaman farklı bir yüzünü göstermişti ki Leander'a? Ancak suskunluğunun getirdiği mimikler öylesine farklıydı ki daha önceleri binlerce defa gördüğü Ariel o kadar zaman boyunca korkuluktan ibaret olduğunu düşündü bir anda. Etrafındaki her şeyi mahrem hazinesinden -kim bilir belki de kendi acı dolu tarlasından?- uzaklaştırmaya çalışan, çirkin, klişe, gerçek çiftçiyle alakası olmayan bir korkuluk... Bir an kala kaldı Ariel'in o bakışıyla. Anlık pişmanlık duygusu istila ediverdi zihnini o farklı bakışları görünce. Tamam, hiçbir zaman onun sert yapısını uzun uzun süzmediğini söyleyemezdi; onu uzaktan izlediği o uzun zamanlar boyunca gayet iyi anlayabilirdi bir başkası da bu katı, yaban kızın iki kavrandan ibaret olmadığını. Sadece... Gerçeğe bu denli somut şahit olmak düşünceleri hazırlıksız kıstırmıştı?
Kaşlarını çattı o bir çocuğun hüznünü taşıyan bakışları incelerken. İleri doğru endişeyle bir adım attı. Sonunda kızın ağzı aralandığında tereddütüne de hiçbir mani kalmamıştı. Dizlerinin üzerine çöküp iyice yaklaştı Ariel'e. Bilhassa şu durumda kendisinden uzaklaşmasını istemiyordu. Ürkütemezdi tam da kapısını bulduğunda onu. Bu nedenle kendini zor tutan kollarını geriye çekti daha da.

Ağlıyordu. Dudakları aralandı şaşkınlıkla. Onu ilk defa bu kadar yalın görüyordu. Eh, ona inatla takıldığı zaman boyunca görmek istediği Ariel buydu ya? Araya hiçbir duvar koymadan, kendisine ait, saf ve gerçek Ariel. Kaşları hüzünle düştü, yana eğdi başını. Bu sefer kolları deldi geçti ürkütmeme emirlerini, hiç düşünmeden sarıldı kıza. "Shh..." diyerek başını omzuna yasladı. Bir süre ağlaması, yatışması için o da sustu Ariel'le. Hoş, dili tutulmamıştı, sanki başka seçeneği vardı; diyebilecek şey bulabilirmiş gibi...
Parmakları sarı saçlarının arasına incitmekten korkarak girerken, o da eğdi kafasını Ariel'in omzuna doğru. İçindeki yoğunluğu dindirip tatlı bir uykuya kollarında dalmasını istercesine okşuyordu saçlarını. Evet, uyumalıydı yaralı olan taraf. Güvende hissetmeliydi onun kollarında. Yatağına kadar sürecek bir güven değil, sadece ağladığında yanağına dokunanın mendiller değil, omzu olmasını istiyordu. Parmakları silmeliydi gözyaşlarını. Ruh hastası bir sapık sayılmalı mıydı bunu düşünmek için? Belki. Yalancı bir dönek diye küfretmeliydi belki de? Evet, buna da hakkı vardı. O değil miydi günler önce yabanlığından şikayet eden? Öyleyse omzundaki başı nasıl hak edebilirdi ki?

Derin bir nefes aldı. Bir süre ağlamasına izin verdikten sonra başını çekip eliniyanağına koydu. "İyi misin?" dedi gözlerinin içine bakarak. "Bugün sana bir promosyon yapacağım." dedi tebessüm ederek. Ancak bu tebessümü de kısa sürdü. "Anlatman için seni zorlayamam ama... Anlatmak ister misin? Promosyondasın diyorum bak?" diyerek yine sesine sakinleştirici bir ton katmaya çalıştı. Beceremedi. Hadi ama? O savaştırmak için çalıştırmışlardı. Ne zaman birinin omzunda ağlamasına izin vermişti ki şimdiye kadar, şimdiye deneyimi olsun?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariel
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Ariel


Kadın Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 11/05/12
Silah : Üç Dişli Mızrak.
Evcil Hayvan : Ghiro.
Hobiler : Çalışmak. Ailesi ile ilgilenmek.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimeSalı Mayıs 15, 2012 6:20 pm

Kendimi huzur içinde hissetmiştim. Babamı kaybettiğim günden beri hiç ağlamamıştım. Aslında o gün dahi ağlayamayacak kadar şoka girmiştim. Günlerce kulübede kendimi kapatmış ve denize lanetler savurmuştum. Yıllarca birikmiş göz yaşları sessizce ama hızla sanki kurtulmak istiyormuşcasına akıyordu gözlerimden. Sessiz bir ağlayıştı ve Leander'in -garip- omuzunda ağlıyordum. Ama o an yanımda olması gerçekten iyi gelmişti. Parmakları saçlarımın arasından gezerken sanki ruhumu okşuyordu ve ilk kez kendimi güvende hissetmiştim. Belki de orada saatlerce ağlayıp içimi dökebilirdim ama bir süre sonra göz yaşlarım dindi sanki bir çölde susuz kalmışcasına. Leander'in sıcak ve güçlü elini yanağımda hissettiğim de vücudumdan bir yükün kalktığını fark ettim. O yük sanki kısa bir süre için dahi olsa üzerimden kalkmıştı ve bana nefes alabileceğim bir zaman tanımıştı. Söylediklerini duyamıyordum aklım o kadar karışmıştı ki anlam veremiyordum sadece bana bakan gözlerine bakabiliyordum ve söylemeye çalıştıklarını anlamaya çalışıyordum.

Anlatabilir miydim? Kimseye içimi açmayalı yıllar olmuştu. Annemden, kardeşlerimden dahi uzaklaşmıştım ama sadece onlar için yaşıyordum. Sevdiğin birileri için yaşarken, onları korumaya çalışırken onlardan uzaklaşabilir mi insan? Leander'in yanağıma koyduğu elini kavradım ve aşağıya indirdim. Ama istemsiz bir şekilde tutmaya devam ediyordum. Sanki elini bırakırsam o fırtına tepeme binecekti ve kızgın dalgalar beni yutacakmış gibi hissediyordum. Derin bir nefes aldım ve bakışlarımı Leander'in gözlerinden ayırıp fazla uzakta olmayan deniz fenerine doğru yönelttim. ''Annem küçükken bana deniz fenerlerinin denizi izlediğini söylerdi. Denizde ki her şeyi gördüklerini ve duydukları. Dokuz yaşındaydım. Anılar hala o kadar belirgin bir şekilde zihnimde ki her gün bana aynı acıyı tekrar tekrar yaşatıyor. Sabah hava o kadar güzeldi ki babam balık tutmaya giderken bende onunla gitmek istemiştim. Ama izin vermemişti. Sanki...'' Derin bir nefes aldım ve devam ettim. ''Sanki olacakları biliyormuş gibiydi. Hava daha öğlene gelmeden kapadı ve fırtına patladı. Mavi gökyüzünü aniden kapkara bulutlar kaplamıştı. Rüzgar adeta kulübeyi paramparça edecekmiş gibi sertçe esiyordu. Yağmur da rüzgarın etkisi ile sanki delip geçmek istermiş gibi vuruyordu ve deniz... Babamın dönmesi için kapı kenarında saatlerce o yağmurda durmuştum. Ama dönmemişti. Dalgalar o kadar sert çarpıyordu ki sahile.'' Gözlerimi bir kez daha yere indirdim. Sesimin güçlü çıkmasına sevinmiştim. Daha fazla kendimi acındırmak istemiyordum. ''Sonra o geldi. Deniz fenerinde ki adam. O deniz fenerinden babamın parçalanmış teknesini gördü. Babamı üç gün sonra buldular. Annemin babamı kaybetmesinin acısı ile attığı çığlıklar her sabah kulaklarımda yankılanıyor sanki.'' Bakışlarımı yeniden Leander'e çevirdim. ''Onu kaybetmek...'' Söyleyeceklerim adeta boğazımda yumru yapmış gibiydi.


kötüolduevet. yazamadım yaw.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leander E. Lauther
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Leander E. Lauther


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 12/05/12
Evcil Hayvan : Dokunmadan oynatabildiği seksi göğüs kasları
Hobiler : Çalışmak. Baklavalarıyla hava atmak.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimeÇarş. Mayıs 16, 2012 4:23 pm

Eli aşağı inince daha sıkı sıktı Ariel'in ellerini. Dudaklarını kilitledi ve tamamen Ariel'in anlattıklarına odakladı kendini. Babasının öldüğünü daha önce duymuştu; Ariel'i umursamadığı ve uzaktan sadece yüzünü görmekle tanıdıklığının olduğu zamanlar... Günlük ayaklı gazetelerinin konuşmalarını beş dakikalığına doldurmaktan başka hayatına girmeyen bu habere bu kadar yakından bakmak, hele ki olayın gözyaşları omzuna az önce akınca o umursamadığı anlara döndü adeta. O umursamadığı sahneleri hayatlet gibi geçip Ariel'i görmek istercesine...
Annesi de babası da hayattaydılar hala. Denizin kendisinden birini alması nasıl bir şeydir bilemiyordu. Deniz. Şimdiye kadar oyuncu bir dost olmuştu ona. Derinlerindeki karanlığı tatıyordu ilk defa yaptığı etkilere şahit olunca; denizde boğulma haberleri bile umurunda olmazdı ki onun Ariel'den dinlemeyene kadar?
Kaşları çatıldı gözleri kızdan kumlara dağıldı, güneşten kızıllaşmış kumları düzmeye başladı. Ne tepki vereceğini bilemiyordu. O surette ki kararsız acemi suratını saklamak için medet umuyordu kumlardan.
Acı acı güldü kızın söyledikleri bitince. Evet, ailesinden kimse ölmemişti. Tabii evlerinde dönen oyun yaşamak sayılarsa... Deniz ve şu oyuncu arkadaşlığından başka kime sinirini dökebilirdi ki? Açlık oyunlarına yaşı yaklaşırken her geçen yılda aralarına dalgalar düşmüştü sanki. Onları galipler köyüne taşıyacak bir araçken, yüzlerini koridorun ucundan görebiliyorken anca, nasıl yaşadıklarını iddia edebilirdi ki?
"Sevdiğin birisini kaybetmek nasıldır çok iyi bilirim." dedi gülümseyerek. Gözlerini döndürdü. "Belki ölmediler. Ama artık yitip gittikleri kesin. Aynı bedenin içinde eski kişiyi görememek daha büyük bir acı. Yine benimle yarışamayacaksın yaban kedisi." Ufak alaycı gülümsemesi de kısılan sesiyle boşu boşuna yüzünde durmayı kesip yok oluverdi. Sustu. Derin bir nefes aldı. Okşadı elini diyecek şey bulamamış gibi. "Ama..." dedi sesinin hafifçe sinirlenmiş bir tonuyla. Şimdi ailesinin acısını ondan çıkartmayacaktı tabii. Sadece...

Göz ucuyla dönüp denize baktı hızla. "Dalgalar hayatının büyük bir bölümünü alıp götürmüş olabilir. Yine de maviliğin her köşesine baktığında onu görebileceksin. Onu hatırladığında gitmeden önceki gülümsemesiyle anacaksın değil mi? Kim demiş onun hala burada olmadığını?" dedi küfretmiş gibi bir ifadeyle suratını ekşitirken. "O burada. Ben onu görebiliyorum. Tanırım babanı. Şu pazarda herkese selam vererek dolaşan senin gözlerine sahip adam değil mi? Bak işte, görebiliyorum, karşımda duruyor." dedi Ariel'in arkasını gözleriyle işaret ederek sanki babası arkasında selam veriyormuşçasına. "Kafamı attırdın yaban kedisi. O ne zaman istersen izleriyle yanında duruyorken bir de izlere bile sahip olmayan birine ağlıyorsun." Yine ekşitti suratını ayıplarmışçasına kızı.
"Pekala seni yargılayamam benim gibi doğuştan bir kazanandan bunları duyup umursamazsan. Ama..." Kumsalın uzak köşelerinden çekti bakışlarını, yeniden onun yüzüne döndü. "Umurumda olmaması gerekse bile bütün hafta boyunca manzaramda bulunuyorsun ve suratını asarsan haliyle manzaramı da bozuyorsun." diyerek sırıttı yine. Sırıtası yoktu. Yine de birilerinin sırıtasını getirmek istiyordu. Kendi sırıtışına ne olursa olsun, etrafa ahkam keserken sırıtmaya ihtiyacı yoktu ne de olsa? Bu sebeple tebessümlerini de bir günlüğüne başkasına ayırdı hala o başkasının elini tutarken.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariel
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Ariel


Kadın Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 11/05/12
Silah : Üç Dişli Mızrak.
Evcil Hayvan : Ghiro.
Hobiler : Çalışmak. Ailesi ile ilgilenmek.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimeÇarş. Mayıs 16, 2012 4:49 pm

''Teşekkür ederim.'' dedim aniden. Aslında istemsiz bir şekilde dudaklarımdan çıkıvermişti. Ama doğru bir noktası vardı. Yıllardır içimde biriken ve arayış içinde olan acım artık sadece hafifçe yanmış bir güneş kızarıklığı gibi hissediliyordu. ''Uzun süredir konuşma ihtiyacı hissediyordum ama.. Beni dinleyebilecek pek kimse yoktu.''dedim ve umursamaz tavrıma geri döndüm. ''Senin bir dinleyici ve içini dökebileceğin kadar güven verici biri olduğunu fark etmemiştim.'' dedim ve bu kez gerçekten istekle gülümsedim. Ve sessizlik. Sadece güneşin son parlak ışığı, dalgaların sahile çarpan güçlü sesi kalmıştı. Gökyüzü hafif bir koyuluğa bürünmeye başladı. Güneş uykuya çekilirken Ay kendini göstermeye başlamıştı. Uzun süredir insanlardan kendimi uzak tutuyordum. Ama en önemlisi duygularımdan. Gerçekten ne zaman mutlu olmuştum, ne zaman istekle gülümsemiştim? Leander'e gülümsemem yıllar sonra yaptığım ve beni mutlu eden tek şeydi belki de. Aileme o kadar çok yoğunlaşmıştım ki kendi hayatımı yaşamayı bırakmıştım. Sadece Cornelia vardı en yakın arkadaşım diyebileceğim. Peki Leander? İçimde ki ses ona arkadaşım diyemiyordu. Duvarımın yıkılışı içimde bir güneşi yeniden uyandırmıştı ve bunu Leander mi başarmıştı? Evet. Belki de buraya gelmeseydi gün batımı ve gece boyunca kendi kendimi yiyecektim ve kendime işkence çektirecektim. Aniden kendime düşünecek zaman dahi bırakmadan Leander'e sıkıca sarıldım. ''Teşekkür ederim.''

Leander'e olan davranışlarım ve sözlerim zihnime doldu adeta. Her zaman ona soğuk, katı ve aksi davranmıştım. Tabi onunda geri kalan bir yanı yoktu ve hala ondan yayılan egoyu hissedebiliyordum ama... Bu umurumda dahi değildi. Leander'e sarılmaya devam ederken güneş ufukta son parıltısını daha gösterdi ve yavaşça kayboldu. Ardında sadece turuncu hafif bir ışık hüzmesi bırakmıştı ve tepede parlayan ay denizin berraklığına yansıyordu. Yıldızlar gökyüzünde yavaşça ve güçlenerek parıltılarını saçmaya devam ettiler. Aniden kendimi toparladım ve Leander'in kollarının arasından sıyrıldım ve elini tutan elimi de çekip umursamaz bir tavırla saçlarımın arasından çektim. Ama onun elini bıraktığım anda sanki vücudumda bir şey koptu ve içimi eski halime dönme korkusu sardı. O korkuya, acıya ve kabuslara. Derin ve histerik bir nefes aldım ve gözlerimi yeniden Leander'in gözlerine çevirdim.


kısayazmayabaşladım. streslendim şuan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leander E. Lauther
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Leander E. Lauther


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 12/05/12
Evcil Hayvan : Dokunmadan oynatabildiği seksi göğüs kasları
Hobiler : Çalışmak. Baklavalarıyla hava atmak.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimePerş. Mayıs 17, 2012 4:09 pm

Kızın rahatladığını görünce, o da üzerinden ağır bir yük kalkmış gibi hissetti. Ne yapacağını bilememenin verdiği ağır, üstünden gelmesi zor yük... İkinci bir gülümsemeyi daha alınca iyice kendini azad edilmiş hissettiği şu eziyet histen ve dik omuzları düşüverdi. El ayalarından birini geriye doğru dayayıp daha rahat oturmaya başladı. Biliyordu Ariel'in gözünde ne kadar sinir bozucu bir hayvan olduğunu canım. Kibarlığın lüzumu yoktu. Açık açık itiraf etse de olurdu. Cesurca dinleyecekti Leander sonuna kadar.
"Biliyorum." dedi egoist bakışlarını arkadaki manzarada döndürerek. "Herkes başarılarım ve güzel vücuduma bakmaktan genelde kişiliğimi fark edemiyor. Ama korkmana gerek yok. Aynı mıntıkadanız biz. Beni uzun uzun tanıman için sana vakit vereceğim. Söz veriyorum bu sefer beni daha kaybeden gösteren bir şey giyeceğim." O da güldü kızla. Gevşek gülüşü yavaşta söndü daha ufak bir tebessüm oluşuverdi o egoist ifadenin yerinde. Kızın gülüşüne odaklanıp bakarken kızın hareketinin de farkına varamamıştı; sarıldığı gibi irkiliverdi tüm vücudu. Kalakaldı öyle. İlk kez bir kız tarafından kucaklanan bakirlerden değildi elbette. Sadece az önceki sarılma tacizinden sonra kendisine sarılacağını asla düşünmeyeceği bir kız tarafından saldırıya uğramak şaşırtıcıydı. Hem de çok. Şaşkınlığı bitince yavaşça o da kaldırdı kollarını. Yeniden kolları sırtını, omuzlarını sararken bu sefer daha yavaş tutuyordu kızı. Dudaklarını yaladı bir şey diyecekmiş de heyecanlıymışçasına.

Kızın kendisine sarıldığı o süre boyunca batan güneşin koyu ışığıyla buğulanan evleri izlemiş, hepsinin o hayalimsi buğulanıştı yitip gitmesini zorlamıştı içten içe. Sonunda anahtarının ait olduğu kilidi bulunca sonunda açabildiği Ariel'le onu rahatsız edecek hiçbir şeyi istemiyordu bu sahilde. Söz veriyordu, yarın sahilden kovduğu her şeyle daha fazla ilgilenecekti. Fakat bugün; bugün bu sahil tamamiyle kendisine aitti. Sonunda Ariel ondan çekildiği zaman derin bir nefes aldı yeniden. Güneş işini bitirmiş çekilip giderken bu konuyu da burada bitirmek istemiyordu. Bir insanın içini bu kadar kemiriyordu en ücra köşelerine kadar kusulması gerekiyordu kederin. Kaşlarını çattı derin konuya yeniden giriş yapmak için. Elleri ellerinden ayrıldıktan sonra tam da zamanı olduğunu düşündü. Eğer konu diğerlerine gelirse, daha güçlü olmaya çalışacağına emindi. O Ariel'i daima böyle tanımıştı. Güçlü, herkesi karşısına alabilecek kadar sert... Gözlerinin içine baktı, salık oturuşundan kurtulup dikleştirdi sırtını. Yaklaştırdı kendini biraz daha ona. "Kardeşlerin." dedi normal bir ses tonuyla. "Onlar nasıllar? Demek istediğim babandan sonra onlar nasıl oldular? Annen nasıl kaldırdı bu işi?" Ne kardeşleriyle ne de annesiyle daha önce görüşmüştü Leander. Kardeşlerinin yüzlerinin nasıl olduğu hakkında bir fikri bile yoktu; uzaktan oynadıklarını görmesi dışında bilgisi sıfırdı Ariel ve ailesine dair. "Bu arada... Onların yaşı oyunlara yetiyor mu?" Oyunların yaklaşması ona bir etki etmese de etrafını düşündü. Mıntıkanın her yanında onun kadar oyunlara göğüs gerebilecek insanların olmadığının farkındaydı. Oyunlar zamanında kaçacak delik arayanlar...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariel
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Ariel


Kadın Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 11/05/12
Silah : Üç Dişli Mızrak.
Evcil Hayvan : Ghiro.
Hobiler : Çalışmak. Ailesi ile ilgilenmek.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimePerş. Mayıs 17, 2012 4:45 pm

Derin bir nefes aldım. Kardeşlerim evet onlar babamdan sonra nasıl olmuşlardı? Dudaklarımı araladım ve güçlü bir ses ile konuşmaya başladım. ''İkizler Luna ve Annie daha altı yaşındaydılar. Adam ise iki yaşına daha yeni girmişti. Aslında onları pek etkilediği söylenemez. Babamla pek zaman geçirmezlerdi ve geçirdiseler dahi zamanla anılarının yok olduğuna eminim. Annem için daha zor oldu. Güçlü durmaya çalışıyordu ama her gece kabuslarından çığlık atarak uyanıyordu. Bir süre çocukları ondan uzak tutmak zorunda kalmıştım.'' Parmaklarımı yeniden kumların üzerinde gezdirmeye başladım. ''Annem mıntıka şifacısı ve limanda, atölyede çalışıyor. Para kazanmaya çalışıyor. Luna, annem gibi şifacı olmak istiyor ve bu konuda annem kadar yetenekli. Kariyer Haracı eğitimi de alıyor ama duygusal yönü ağır basanlardan. Annie ise tam zıt karakterli. Bıraksan tüm gününü eğitimi için harcar ve Açlık Oyunlarına gitmek ister. Aslında, Luna gibi küçükken iyi bir çocuktu ama sonra değişti. Sanırım çocukluğunda dahi olsa da babamın ölümü onu da etkiledi. İkizler on dört yaşında ve bazen aklıma Açlık Oyunları geliyor. Onlardan birini kaybetmenin acısı gerçekten ağır olur.'' Parmaklarımı kumda dolandırmayı kestim ve omzumdan kulübeye doğru baktım. Kulübenin ikinci katında hafif bir ışık vardı. Yeniden Leander'e döndüm. ''Adam babamı hiç tanımadı. Görmedi. İkizler bu yönden şanslı ne kadar geçmişte kalsa dahi babamla beraber geçirdikleri zamanlarda var. Ama Adam'ın hiç şansı olmadı. En çok onun için tedirgin oluyorum. On iki yaşında ve neredeyse her yıl, her ay ağır bir hastalık geçiriyor.'' Sesime daha güçlü bir hava katarak Leander'in gözlerine doğru baktım. ''Onlar için yaşıyorum. Onlar için Açlık Oyunlarına dahi gönüllü olurum.'' Sesimde ki kararlılık beni dahi etkilemişti. Arkadan gelen ayak sesleri omzumdan arkaya doğru yeniden döndüm. Annem, Luna ve Annie kulübeye doğru ilerliyorlardı. Annemin siyah saçları esen hafif rüzgar ile beraber dalgalanıyordu. Çocukluğumda nasılsa adeta hala öyleydi. Yüzünü bana doğru çevirdi ve koyu kahve renginde ki gözleri adeta gülücükler saçtı. Hafifçe elini kaldırdı ve salladı. Tam o anda Luna ve Annie'de sahile doğru döndü.

Luna açık kahve saçlarını yandan örmüştü ve elinde küçük tahta bir kutuda bitkiler taşıyordu. Koyu gözlerini bana çevirdiğinde oldukça yorgun ama mutlu olduğunu fark ettim. İnce sesi ile ''Ariel!'' diyerek bana doğru seslendi ve bende ona doğru el salladım. Annie ise her zaman ki gibi somurtuyordu ve annemden aldığı siyah saçlarını sıkıca kafasının tepesinde toplamış arkadan ilerliyordu ve elinde ki bıçakla oynuyordu. Kafasını hafifçe kaldırdı ve bana baktı ardından yeniden annemin ve Luna'ın peşinden ilerlemeye devam etti ve kulübeden içeriye girmelerine kadar onlara doğru baktım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leander E. Lauther
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Leander E. Lauther


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 12/05/12
Evcil Hayvan : Dokunmadan oynatabildiği seksi göğüs kasları
Hobiler : Çalışmak. Baklavalarıyla hava atmak.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimeCuma Mayıs 18, 2012 3:04 pm

Ne yalan söylesin aile ve kardeşlik bağlarına dair pek bir bilgisi yoktu. Tek çocuktu o. En azından iki sene öncesine kadar... İki sene önce doğan ufak kardeşinin de bu gerçeği değiştirdiğini söyleyemezdi. Ufak kız kardeşini pek gördüğü yoktu en başta. Genelde mıntıkanın diğer ucunda kalan evde kalıyordu akrabalarıyla. Kardeşine yoğun bir bağlılığı yoktu bu nedenle. Bağ kuracak kadar birlikte anıları olmamıştı ki? Muhtemelen aradan iki yıl daha geçse, kardeşini tanımayacaktı da.
"Bana sorarsan ikizleri etkilemediyse Adam'a da bir şey olmayacaktır." dedi omuz silkerek. "İkizlerin yaşındayken en azından evden birinin daha eksildiğini bilirsin. Ancak Adam hayata onsuz alışmış olmalı. Eh, kardeşlerinin durumu en azından iyiymiş. Annene gelecek olursak..." Eğer babası ölseydi ve evin tüm yükü annesinin üzerine kalsaydı ona asla acımazdı. Derin bir nefes alıp kendi gerçeklerini kovdu konuşmadan. "Aradan yıllar geçmiş olsa da hala sana ihtiyaç duyacaktır. Hayat yoldaşını kaybetmek kolay olmasa gerek..." Kendi annesini düşünerek daha iyi bir cümle kuracağını düşünmüyordu.
Dudaklarını içeri büküp bir süre sessizce kaldı öyle. Babası gittikten sonra annesinin çekeceği şeylerin yerine kendi annesinin yüzünü koysa dahi tahminleri o kadar da etkilemiyordu onu. Ta ki Ariel'i masalın kahramanı yapana kadar. Ancak o zaman masal bir tona sahip olabiliyordu. Ancak o zaman hikaye bir şey hissettirebiliyor, annesinin yüzü de yitip gidiyordu... Aldığı derin nefesi geri verip güldü. "Annie? İstersen onu eğitebilirim. Bence hoşuna gidecektir." Küçük çocuklarla pek ilgilenmese de tam dişine bir haraç gibi duruyordu şu Annie.

Ariel arkasına dönünce dikkati dağıldı, çıktı buğulanmış manzaransından. O da baktı Ariel'in baktığı yere. Örgülü olan -diğerinin bıçak taşıdığını düşünürse bu Luna'ydı- Ariel'e seslenince tebessüm etti büyükçe. Sonunda geçip gittiklerinde sessizliği bozdu. "Kardeşlerin?" diye sordu gülümsemesi sabitken. "Nereden geliyorlar öyle?" Ariel'in onları görünce böyle olduğunu düşünürse konuyu onlar üzerine odaklaması iyi olacak gibiydi. "Adam'ı da görmek isterim bir ara."




ehm pardon.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariel
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Ariel


Kadın Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 11/05/12
Silah : Üç Dişli Mızrak.
Evcil Hayvan : Ghiro.
Hobiler : Çalışmak. Ailesi ile ilgilenmek.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimeCuma Mayıs 18, 2012 3:32 pm

''Muhtemelen annem şifa merkezinden geliyordur ve Luna'ya bakılacak olursa eğitimden kaçtığını düşünüyorum. Annie de tabi ki eğitimden geliyordur ve aslında yalnız çalışmaktan daha çok hoşlanır. Gerçekten acımasız birine dönüştü.'' dedim ve yüzüme acı dolu bir gülümseme yerleştirdim. ''Adam çoğunlukla kulübede olur ve gün boyu ya hayalet gibi ortalıkta gezer ya da uyur. Onu pek görebileceğini sanmıyorum. Zaten çok sık hasta olduğu için ev eğitimi alıyor. Dışarıya pek çıkmaz.'' dedim ve dudaklarımı birbirine bastırıp koyulaşmış gökyüzünde parıldayan yıldızlara doğru baktım. Sahilde hafifçe bir rüzgar esiyordu ve tenimi ürpertiyordu. Deniz oldukça duygunlamıştı. Kuma vuran dalgaların etkisi aşırı derece de az görünüyordu. İçimde ki yüzme isteği aniden artmıştı ama isteğimi sabit tutmaya çalıştım. Leander'in karşında kendimi denize atacak değildim ve saatlerce süren konuşmalarımıza rağmen hala ona karşı soğuktum. Sanırım geçmişten gelen bu davranış bende kalıcı bir etki oluşturmuştu. Evet duvarımı yıkmıştım. Neredeyse onunla hiç konuşmaz, konuşunca da muhtemelen alaycı bir mizah ile onunla alay ederdim ve benden uzaklaşmasını sağlardım.

Peki sonra ne olacaktı? Leander'in karşısında ağlamıştım. Acaba bu cana yakın ve sessiz durumu yarın ve diğer günlerde devam edecek miydi yoksa sadece birkaç saat sonra 'Ariel, Leander'in önünde ağlamış.' dedikoduları mı yayılacaktı? Alnıma sert bir şaplak atma isteğimi birkaç saat sonrasına bıraktım. Gerçekten güçsüzleşmiştim ve kendimi tutamadığım için ani bir pişmanlık hissetmiştim. Aslında... Evet bir an için ona karşı güven duymuştum ama bu güvenim ya yersizse. Belki de eski halime dönüp ona soğuk ve aksi davranmalıydım. Aptalca. Parmaklarımın arasına narin kumları aldım ve avucumda topladım. Avucumun içinde ki küçük kumlara baktım ve hafifçe rüzgara doğru üfledim. Kumlar avucumdan akarak denize doğru sürüklendi. Ne yapacağım konusunda hiç bir fikrim yoktu. Aslında biraz yalnız kalmaya ihtiyacım olduğunu düşünmüştüm ama ya yalnızlık içimi yeniden kör ederse. Hiç bu kadar kararsız davranmamıştım. Kendime her zaman hakim olurdum ama Leander'in yanında kontrolümü kaybetmiştim. Leander'e yeniden baktım. Onun hakkında hiç bir şey bilmiyordum aslında. Dudaklarımı araladım ve keskin bir tonla konuşmaya başladım. ''Peki sen Leander? Sen kimsin?''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Leander E. Lauther
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Leander E. Lauther


Mesaj Sayısı : 57
Kayıt tarihi : 12/05/12
Evcil Hayvan : Dokunmadan oynatabildiği seksi göğüs kasları
Hobiler : Çalışmak. Baklavalarıyla hava atmak.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimeC.tesi Mayıs 19, 2012 3:08 pm

Gece aydınlık perdesini çekerken ardına kadar, kendi kara yüzünü çıkartıyordu yavaşça ortaya. Yavaş yavaş doğup denize gümüşi pelerinlere sokacak yakamozun ilk parıltılarını görmek için Ariel'i dinleyerek yavaş yavaş oturduğu pozisyonu bozdu, tam yanına oturdu. "Oyunlar herkesi değiştiriyor. Katılmayanları bile..." dedi yavaşça. "Adam içinse... Umarım büyüyünce daha güçlü biri olur." Bir an duraksadı. Eğer Ariel'in yeniden önceki umutsuz moraliyle düğümleneceğini bilmese içinde aniden doğuvermiş kötü şansları da dile getirirdi. Yaşı yakındı. Adam bu haliyle oyunlara haraç olarak seçilirse... Başını iki yana salladı. Bu dünya standartları için bile fazla şanssız bir durum olurdu. Kaşlarını çatıp sıktı unutmak için bu ihtimali de. Bıraktı, hiç varolmasıni yitsin gitsin gerçekleşmeden...
Gerçi... Kendi kardeşi yaşı gelince oyunlara katılırsa hiç üzülmezdi ya. Hayır, o günü görmeyi bile isteyebilirdi. Dirseklerini dizlerinin üzerine koyup gecenin koyuluğuna kaçmaya başlasa da hala açık mavi tonda olan gökyüzünde yavaşça belirmeye başlamış yıldızları izlemeye başladı. Ufkun çizgisinde yıldızlar denizle birleşiyor, bir anlığına da olsa ona yalnızlık hissi aşılıyordu. Ariel'in sesini duyunca kalakaldı, ne göğün sabit dönüşümleri kaldı onunla ne de klişe gece huzuru. Ariel'in sesini düşünceleri dalışıyla unutmasından değildi bu şaşkınlık. Beklemiyordu soruyu. Zaten her gününü "ben" ile harcarken gizli "ben"i hiç düşünmemişti ki.

Sırtı dikleşiverdi bir anda. Huzursuzca oturduğu yerde hareketlendi. Yana eğdi başını sanki cevap bulacakmışçasına; aradığı sonucu alamadı, diğer yöne döndü bu sefer de başı. Yine başarısız oldu çabası. Gözünü sıkıca yumdu. Açacağı zaman huzursuzluğundan arınması gerekiyordu. Üçe kadar saydı içinden. Bir'de şapşal dedi kendine, iki'de "silkin", üç dediğindeyse sustu, açınca göreceğin şeye odaklandı sadece. O kimdi? Henüz kusursuz lacivertine bürünmemiş gökte dahi parıldayan yıldızı gördü açtığı gibi gözünü. Bilmiyordu. Kim olduğunu bilmiyordu. "Leander Emerick Lauther." dedi gülümseyerek Ariel'e dönünde. "Mıntıkasında kimsenin karşı koyamayacağı genç." dedi sadece. Bu kadarı yeterliydi. Gerisini öğrenmek için hiçbir lüzum yoktu. Sustu dudağı kapanınca. Hayır, o geçmişinden utanan kaybedenlerden değildi. Kaçmazdı hiçbir zaman geçmişinden. Geşmişine de göğüs gerebilirdi o. Sadece...
"Pekala bay gizemli triplerine girmeyeceğim. Sahil yakınlarında oturuyorum. Bir kardeşim var ve aile fertlerimin hepsi hayatta. Başka..." dedi gülümsemeye devam ederek. Sıradan bilgilerden bahsedercesine -öyleydi gerçi ya- sesi normal bir tonda ve umursamayarak çıkıyor, gözleri arada bilgileri unutuyormuş gibi kısılıp açılıyordu. "Bilirsin işte. Mıntıkanın güneşi Leander. Daha ne olabilirim ki?"

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ariel
4. Mıntıka Vatandaşı
4. Mıntıka Vatandaşı
Ariel


Kadın Mesaj Sayısı : 63
Kayıt tarihi : 11/05/12
Silah : Üç Dişli Mızrak.
Evcil Hayvan : Ghiro.
Hobiler : Çalışmak. Ailesi ile ilgilenmek.

Bay Kendini Beğenmiş Empty
MesajKonu: Geri: Bay Kendini Beğenmiş   Bay Kendini Beğenmiş Icon_minitimeC.tesi Mayıs 19, 2012 4:16 pm

Yüzümü hemen yanımda oturan Leander'e çevirdim. Anlaşılan beter bir aileye sahipti ve bunu gözlerinden, sözlerinde umursamaz tınıya karşı olan ama hissedilmeyecek kadar gizlenmiş acımasız ve tiksindirici bir ifade ile söylemişti. Uzun yıllardır kendimi kapatmış olmanını getirisi ile etrafımda ki insanların dahi gizlenmiş acılarının olabileceği gerçeğinden uzaklaşmıştım. Anlamazlıktan geliyordum. Arkadan gelen kulübe kapısının gıcırdayan sesi ile hafifçe döndüm. Annem kapının önüne çıkmıştı ve Adam'a annemin eteğine yapışmış bir halde duruyordu. Tam olarak ne hakkında Adam'ın yalvardığını anlamıyordum ama onu ilk kez bu kadar istekli görebildiğim de söylenebilir. Annem beni kurtar bakışları arasında Adam'a doğru eğildi ve alnına küçük bir öpücük koydu ve üzgün gözler ile kardeşime baktı ve onunla konuşmaya devam etti. Gerçekten meraklanmıştım. Leander'e göz ucu ile bakıp ayağa kalktım ve hızlı adımlar ile kulübeye doğru ilerlemeye başladım. İçeriden gelen kızarmış balık kokusunu ile yemeğin hazır olduğunu anlamıştım ve burnuma dolan koku karnımın aç olduğunun haberini veriyordu. Kulübenin girişini güçle parlayan bir lamba aydınlatıyordu ve oldukça eskiydi. Annem eski masaya birkaç gümüş tabak yerleştirmişti ve pencereyi sonuna kadar açmıştı. Ghiro'da pencerenin kenarında durmuş masaya doğru bakıyordu ve küçük burnunu kaldırıp indiriyordu.

Annie hala elinde keskin bıçağı tutuyordu ve kulübenin tahta döşemelerini eşeliyordu. Beni fark ettiğinde ona keskin bir bakış attım ve bıçağı elleri ile sıkıca kavrayıp ayağa kalkıp homurdanarak masaya doğru ilerledi ve Ghiro'nun yanına yaklaşıp kuyruğu ile oynamaya başladı. Luna ise merdivenlerin kenarına küçük saksılara yerleştirilmiş çiçekleri koyuyordu ve bir şarkı mırıldanıyordu. Anneme döndüm ve küçük Adam'ın kafasını okşadım. ''Neler oluyor?'' dedim. Annem gözlerini yeniden bana çevirdi ve hafifçe ayağa kalkıp siyah saçlarını omuzundan geriye savurdu. ''Küçük bey yüzmek istiyormuş.'' dedi alaycı bir tonla. Adam'ın mahrur bakışları bana döndü ve zaten gevşek ve bollaşmış beyaz bluzuma asılmaya başladı. ''Lütfen Ariel. Seninle beraber yüzerim.'' Hala sahilde oturmakta olan Leander'e doğru baktım. Bu sırada Adam'ın yakarışları devam ediyordu. Sesime güçlü bir hava katarak konuşmaya başlamak için dudaklarım araladığımda Adam'ın gözlerinin istekle parlaması beni susturdu. ''Sadece kıyı çevresinde.''dedim. Annem kaşlarını kaldırıp bana baktı ve sessizce dudaklarını oynatarak hayır dedi ama ona dikkat etmedim. Adam üstünde ki siyah yıpranmış t-shit'ü bir çırpıda çıkardı ve sahile doğru koşmaya başladı ve anneme yeniden dönmeden önce Leander'in üzerine atladığını görür gibi oldum ve istemsiz bir şekilde iç geçirdim. ''Ariel aferin. Daha yemek yemedi ve yüzü adeta bir hayalet gibi beyaz. Her neyse sana laf geçirmiyorum eğer yüzdükten sonra kendimi iyi hissetmiyorum derse onun bakımı tamamen senindir ve yanından bir saniye olsun ayrılmayacaksın. Hem kim o çocuk? Saatlerdir onunla beraber oturuyorsun.'' dedi annem isterik bir ses tonu ile. Umursamazca elimi havada salladım. ''Sadece bir arkadaş.'' ancak sesimin aşırı derecede duygulu çıkmasını engelleyememiştim. Annemin ince kaşlarından biri havaya kalktı. ''Arkadaş? Peki öyleyse. Adam'ı fazla yüzdürme.'' Elinde daha önce fark etmediğim kirli beyaz bir önlüğü beline sardı ve gözlerini üzerimden ayırmadan yeniden kulübeye girdi kapıyı hafifçe aralık bıraktı. Ayaklarımı sürüyerek yeniden sahile Adam ve Leander'in yanına doğru ilerlemeye başladım. Hem belki Adam'ı yüzdükten sonra hatta bende yüzdükten sonra hatta hatta belki Leander'e de yüzdükten sonra, Leander'i yemek için küçük kulübemize davet edebilirdim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Bay Kendini Beğenmiş
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hunger Games Rpg :: Mıntıkalar :: 4. Mıntıka :: Sahil-
Buraya geçin: