Hunger Games Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Hunger Games Rpg

May the odds be ever in your favor!
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 daha kötüsü olamaz... mı?

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Jake Wang
Capitol
Capitol
Jake Wang


Erkek Mesaj Sayısı : 165
Kayıt tarihi : 17/05/12

daha kötüsü olamaz... mı? Empty
MesajKonu: daha kötüsü olamaz... mı?   daha kötüsü olamaz... mı? Icon_minitimeCuma Mayıs 18, 2012 7:51 pm

    daha kötüsü olamaz... mı? Kyary-Icons-kyary-pamyu-pamyu-E3-81-8D-E3-82-83-E3-82-8A-E3-83-BC-E3-81-B1-E3-81-BF-E3-82-85-E3-81-B1-E3-81-BF-E3-82-85-25168354-100-100 . daha kötüsü olamaz... mı? Icon_36_by_xbloodholic-d4uo5q7
    Fotoğraf makinesinin lensiyle oynarken farketmişti bulutların dağıldığını.Halbuki bugün çekim yapmak için yağmurlu bir havayı tercih etmiş ve lensleri de yağmurlu hava koşullarına göre getirmişti.Sanki hava Yongjae ile oyun oynuyor gibiydi.Fotoğraf makinesinin askısını boynuna takarken iç çekti ve söylenmeye başladı.
    "Sanki daha iyi hava tahminleri yapılamazmış gibi.Aish..."
    Normalde insanların yüzünü görmesini sevmediği için özel tasarım maskelerden takardı. Ancak sabahtan hava yağmurlu olduğu için bugün insanların dışarıda olmayacağını umarak maskesiz çıkmış ve yürürken sokaktaki çoğu "çekik sever" insanın ilgisiyle karşılaşmıştı. Kendisine göre kusursuz olduğunu düşündüğü bir yüzü vardı ve bu yüz ile birçok kızı tavlayabileceğini -tavladığını- biliyordu. Günün şu vaktinde insanlar sokaktaydı, yüzüne bakıyorlardı ve en kötüsü neredeyse küçük bir servet değerinde olan fotoğraf makinesi bugün pek bir işe yaramamıştı. Gökyüzüne tekrar baktı ve üstündeki kareli gömleğini düzeltti. Cebinden çıkardığı gözlüğünü gözüne geçirirken tekrar derin bir nefes aldı.Şapkasını iyice öne düşürdükten sonra ellerini cebine sokarak önüne bile bakmadan agresif bir şekilde yürümeye başlamıştı bile.
    "Sanki herşey daha kötü olamazmış gibi.Huh?"

    *pat*
    Aniden sendeledi ve yere düştü. Yürürken hiç beklemediği bir denge kaybı yaşamıştı,dahası birisine çarpmıştı. Tek umduğu şey kendisiyle uğraşmayacak biri olmasıyken elinin altındaki çıtırdama zihinsel sağlığını zorlayacak cinstendi. Çarptığı kişiye ne olduğu umrunda bile değildi. Dişlerini sıktı ve gözlerini kapattı. Sinir krizi geçirmek üzere gibiydi.

    "YAH! ÖNÜNE BAKMAZ MISIN BE ADAM?! GERİZEKALI MISIN?! BENİM BOYUMDAKİ BİRİNİ GÖREMEYECEK KADAR KÖR MÜSÜN!? SENİN YÜZÜNDEN KENDİNİ SATSAN ALAMAYACAĞIN BİRŞEYİ KIRDIM!Tanrım sakin olmalıyım...Sakin ol- " diye kekeledi ve elindeki fotoğraf makinesinin kırık parçalarını yanındaki binanın duvarına doğru savurdu. Şu an bu sinirle herşeyi yapabilirdi. Sonuçta en meşhur fotoğrafçılardan birisi olmasına rağmen fotoğraf makinesi onun için değerliydi. Aynı zamanda şu an için tekrar bir fotoğraf makinesine verecek parası da yoktu. Ayrıca karşısındaki kişinin ayı gibi bir adam olduğundan emin olduğu için dövüşmeye zihnen kendini hazırlamıştı.


En son Yong Jun tarafından C.tesi Mayıs 19, 2012 10:52 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eta Rollo
Refakatçi
Refakatçi
Eta Rollo


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 06/05/12
Evcil Hayvan : Tavşan (Ponmei)
Hobiler : Şarkı söylemek, tuhaf makyajlar, birilerine şaka yapmak

daha kötüsü olamaz... mı? Empty
MesajKonu: Geri: daha kötüsü olamaz... mı?   daha kötüsü olamaz... mı? Icon_minitimeC.tesi Mayıs 19, 2012 10:20 am

Tak-tak-tak-tak.
Sevilmi topuklu ayakkabılarıyla hoplaya zıplaya yürürken kaldırım üzerinde kalabalık olmayan sokaklarda neredeyse tüm sessizliği sömürüyordu. Fazla hızlı yürümemeyi tercih etmişti nitekim. Zira Ponmei'sinin korkmasını istemezdi. Parmakları minik tavşanın beyaz tüyleri arasında gezinirken suratında kedivari bir gülümseme vardı. Hiç durmadan tavşanın minik kafasını okşuyor, tavşanın oynayan kulakları ince gömleğinin altından hissediliyordu.
İnce gömleği açık maviydi. Bulutsuz sabahların rengini üzerine barındıran gömleğin kolları omuzunun bir-iki parmak altında bitiyor, her iki kolun bitiminde de sevimli beyaz bir fiyonk kolu tutuyordu. Pekala, sıradan moda anlayışına nazaran bir hayli sade giyinmişti o gün. Yine de Ponmei'si bu gömlekte daha rahat hissediyorsa, tamamen tavşanına ayırdığı bu günde giymek zorundaydı bu gömleği.
Uca doğru kıvrılan açık kahverengi saçları iki yandan toplamıştı; kendisinin hoplayışıyla onlar da havalanıyor, omuzlarının üzerinde bir an olsun sabit durmuyorlardı. Bu uzun Capitol yürüyüşlerinin ardından birlikte dondurma yiyecekleri en sevdiği cafede. Gayet sveimli bir plan gibi duruyordu. Evet.

Mırıldanmaya başlayıp bir anlığına gözlerini kapattığı anda hissetti bir duvara çarptığını. Dudaklarını ısırdı düşecekmişçesine dizleri titrerken. Çığlık atmak istemiyordu. Hangi duvar bir insana çarpıp yanına düşerdi peki? Yeni Capitol icatlarından biri olamazdı herhalde? Gözüne açtığı anda tavşanını kontrol etti endişeyle. İnce kaşları düşmüştü Ponmei'ye bir şey olabilme ihtimali geçince aklında. Tavşanı korkarak kendisine çevirdi, titreyen tavşanı iyice gömdü göğüslerine başka bir yürüyen duvardan daha zarar görmemesi için. Çattı kaşlarını sinirle. Bu yürüyen duvar her kimse elbette intikamını alacaktı canım. Tam ayağına tekme atmak için kaldırmıştı ki topuklusunu, yürüyen kazma duvarın konuşmasıyla kala kaldı öyle. Bir de suçlu kendisi miydi yani? Ayıplayan yaşlılar gibi açıldı ağzı, bir elini göğüs kafesine götürdü. Tek laf sonra cıkcıklamaya da başlayacaktı. Gözleri kısıldı, peşinden yürüyen avoxuna usulca emanet etmesinin ardından tavşanını yeniden dönüp hala çemkirmekte olan adamın önünde eğildi.
"Manyak." dedi ince sesine fazla bir tonlama vermeyerek. "Ayrıca suratın yumurtaya benziyor." Pekala suratını yakından görmeden önce direk topuklularının merhametine bırakacaktı adamı fakat... Bir yumurtaya hemen saldırmak ayıptı. Sakin sakin adamı incelemeye başladı. İri gözleri adamı yakından süzünce omuz silkip emekleyerek fırlattığı duvardan sekmiş parçalardan iri olan birini yerden kaldırıp incelemelerini onun üzerinden sürdürmeye devam etti. Adamın önüne yeniden gelince hafifçe çattı kaşlarını yeniden. "Manyak." dediği gibi yeniden, fırlattı elindeki parçayı adamın suratına.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jake Wang
Capitol
Capitol
Jake Wang


Erkek Mesaj Sayısı : 165
Kayıt tarihi : 17/05/12

daha kötüsü olamaz... mı? Empty
MesajKonu: Geri: daha kötüsü olamaz... mı?   daha kötüsü olamaz... mı? Icon_minitimeC.tesi Mayıs 19, 2012 10:35 am

    Çileden çıkmaya başlıyordu işte. Gözlerini açtığında karşısındaki Capitol'ün iğrenç modasına ayak uyduran ve muhtemelen zengin çocuklarından biri olan bir kız duruyordu. Kendisi gibi çekik,ancak daha iri gözlere sahip bu kız neredeyse baştan aşağı bir unicorn çocuğu gibiydi. İçten içe "Tanrım,bir çekik daha bu dünyaya fazla." derken karşısındaki kızı dövmemek için kendini zor tutuyordu. Neredeyse 1 ev parasına zar zor aldığı fotoğraf makinesi parçalar halindeydi ve düzeltilecek bir halde bile değildi. Kızın ne tarz bir insan olduğunu kestirebiliyordu. Şımarık ve gerizekalı... Yerde dururken tek düşündüğü şey karşısındaki şımarık ötesi kızın suratına bir yumruk geçirmekti. Ancak bunu yaparsa hem kaba hem de güçsüz görünürdü. Sonuçta kim saçma görünümlü bir kıza vurup seksi görünebilirdi ki?

    Kız yere doğru eğilip yüzüne değerli fotoğraf makinesinin parçalarından birini fırlatırken hafifçe çekilmesine rağmen parça yüzünü sıyırmıştı. Ani bir hareketle kızın bileğini tuttu ve yüzüne iyice yaklaştı. Siniri yüzünden okunmasına rağmen hala etkileyici göründüğü söyleyebilirdi. Eğer suratını kendisi görse megolamanlık yapıp "Tanrım. Yakışıklıyım ve sana ihtiyacım yok." diyebilirdi.


    "Öncelikle ben bir yumurta değilim. İkinci olarak sen şımarık ve gerizekalı bir kızsın. Üçüncü olarak ise halkın 3 aylık yemek parası olan fotoğraf makinemin parasını ödeyeceksin! "


    Sözlerini tek tek söyledi ve bitirdiğinde sinirle gözlerini kıstı.Kızın hala 1.83'lük bir adama nasıl bu kadar kolay kafa tuttuğunu anlayamıyordu. Yüzüne 6 cm yakın iken kızın gözlerinin içine sinirle bakmaya devam ediyordu. Kendini kontrol etmeliydi, küçük ve şımarık kızları dövmek onun tarzı değildi. Ayrıca kız fena sayılmazdı, vücudu ne kadar 15 yaşındaki ergenliğe yeni girmiş kızları andırsada.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eta Rollo
Refakatçi
Refakatçi
Eta Rollo


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 06/05/12
Evcil Hayvan : Tavşan (Ponmei)
Hobiler : Şarkı söylemek, tuhaf makyajlar, birilerine şaka yapmak

daha kötüsü olamaz... mı? Empty
MesajKonu: Geri: daha kötüsü olamaz... mı?   daha kötüsü olamaz... mı? Icon_minitimeC.tesi Mayıs 19, 2012 11:42 am

Yumurta bileğini tutup yüzüne yaklaşınca kala kaldı ilk. Onun gibi birine kimse böyle bir şey yapmaya teşebbüs etmezdi; daha önce hiç bu kadar kaba bir yumurtayla karşılaşmamamıştı ki? Onların hayatta olduğuna bile inanmıyordu daha önce. Derin bir nefes almaya çalıştı. Kesik kesik alabildi sadece ona bu kadar yakındayken. Göğüs kafesi iniverdi ürkekçe. Niye bunu yapmıştı ki şimdi? Yanaklarının yandığını hissetti bir an. Gözlerini aşağı kaçırdı: belki kıyafetlerine odaklanırsa yumurta saldırılarının verdiği rahatsızlığı da aklından atabilirdi...
Dudağını ısırdı ani bileğinin tutuşuyla ürkmüş ifadesi yavaşça yok olurken. Kader kısmet, hiçbir zaman sinir duygusu sabit duramıyordu ki. Hem yabancı suratını bu kadar yaklaştırınca içindeki şüphe onaylanmıştı da. Basbayağı sevimliydi bu çocuk. Konuşmasını bilmese sorun yoktu canım. Eve götürüp bir süre beslerse ehlileştirebilirmiş gibi geliyordu ona.

Tamam sesi sert ve ha dese kemiklerini kıracakmış gibi bileğini tutuyor olabilirdi ama... Eta korkmuyordu. Gülümsedi yumurtaya. "Tamam." dedi umursama kapasitesini birkaç level yükselterek. Gerçi ona gerizekalı mı demişti o? Bu sözde kızmalıydı galiba... "Her ne kadar Ponmei gibi söylemiş olsan da..." Bir süre düşündü hakaret bulmak için. Uzun saniyeler ardından bir şey bulamayınca/üşenince yine omuz silkti. Elini kaldırdığı gibi hafifçe vurdu adamın suratına bir tane. "...manyak." Derin bir nefes alıp kaldırdı omuzlarını, yana eğdi hafifçe başını. "Kalbini mi kırdım?" dedi dalga geçercesine sakin bir sesle. Elini kaldırıp yumurtanın saçlarını okşamaya başladı. Onun suçu yoktu canım. Herkes hata yapardı. "İzin verirsen içindeki kederi öldürmek için bağrıma da basabilirim. Sevimli şeyleri severim ben."

Gözleri aşağı indi yine. Ahlak abidesi sayılmazdı canım. Yine de kendi kaşınmıştı tatlılığını Eta'nın gözüne sokarak. "Adın ne yumurta?" dedi kareli gömleğine bakarak. İnsanların adını öğrenmemek büyük kabalıktı sonuçta. Tüm muhabbetten önce tanışmalıydı insanlar. "Bu gömlekten bende de var. Tabi genelde onu giyince altına bir şey giymiyorum. Moda anlayışını sevdim. Fakir gibisin ama iyi." Bileğini tuttuğu eliyle onaylarcasına baş parmağını kaldırıp diğer parmaklarını yumruk yaptı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jake Wang
Capitol
Capitol
Jake Wang


Erkek Mesaj Sayısı : 165
Kayıt tarihi : 17/05/12

daha kötüsü olamaz... mı? Empty
MesajKonu: Geri: daha kötüsü olamaz... mı?   daha kötüsü olamaz... mı? Icon_minitimeC.tesi Mayıs 19, 2012 12:27 pm

    Kıza dik dik bakmasına rağmen kız kendisini alıcı gözüyle süzüyordu. Bir anlığına tacize uğramış bir sekreter gibi hissetti kendisini. "WAAE YOO?!" diye bağırmak istiyordu ancak bunun kendisini çok küçük düşüreceğinin farkındaydı.Kız Yongjae'nin suratına kızararak bakarken nasıl bir hata yaptığını anlamıştı. Bu küçük sevimli kızın kendisinden hoşlanmasını sağlamıştı ve bu isteyeceği son şeydi. Sonuçta kız her nasıl çarptıysa fotoğraf makinesini kırmıştı ve bu ay içerisinde yapması gereken yüzlerce çekim vardı.Ponmei mi? Yongjae bir saniyeliğine kafasını düşünerek salladı ve sonrasında kızın yüzüne bakmaya devam etti.
    Kız kendisine manyak dedikten sonra fazla sert olmayan bir tokat attığında ilk yaptığı şey hafifçe çenesini oynatmak oldu. Sinirlenmeye başladığı net bir gerçekti ve Capitol'un yoğun sokaklarından birinde bu kızı öldüresiye dövmek istemiyordu bile.Kız tekrar elini kaldırdığında gözlerini iyice kıstı ve kızın bileğini tutmak için hazırlanmış olsa da bunun için geç kalmıştı. Beklediği ikinci bir tokat olmasına rağmen karşısındaki sevimli kız sadece Yongjae'nin fazla düzenli yapılmış saçlarını ölesiye dağıtmaktan başka birşey yapmamıştı. Kızların kendisine dokunması,özellikle saçlarına dokunması hiç hoşuna gitmezdi. Tamam, sevdiği kişiler tarafından bir kedi gibi okşanmayı severdi. Ancak hiçbir insanın kendisine dokunmasından hoşlanmazdı.

    "Ha...Adımı öğrenmek istiyorsun ha...Tanımaman bile büyük bir aptallık." dedi ve kendini beğenmiş bir şekilde gülümsedi. Kendini beğenmiş bir tavırla bile olsa Yongjae'nin gülümsemesi kesinlikle "killer smile" adı verilen gülümsemeydi. "Yong Jun! Hani şu sizin çok sevdiğiniz modellerin fotoğraflarını çeken adam. Ve artık senin gibi biri yüzünden çekemeyecek olan adam!" ve yine kendi kendini sinirlendirmeyi başarmıştı. Kızın bileğini sinirle tekrar sıktı ve bıraktı.
    "Seninle muhabbet etmek istemiyorum. Yaptığın hasarı öde! Fakir değilim,sadece değerli fotoğraf makinem fazla pahalı! Gerekirse evini sat ve yaptığın hasarı karşıla. Böylece bir daha önüne bakarak yürümeyi öğrenirsin."
    İstese net bir şekilde yoluna devam edebilir ve ertesi gün yeni bir fotoğraf makinesi alabilirdi. Capitol'un en zengini sayılmazdı ancak tek çekimden aldığı para bile fotoğraf makinesini karşılıyordu. Yine de sakar insanlardan nefret ederdi ve onlara tolerans göstermezdi. Bir hata yapıldıysa cezası çekilmeliydi, net kuralları vardı. Şimdi karşısındaki fazla sevimlilikten çatlayan bu kızın yaptığı hatayı düzeltmesini istiyordu. Ayağa kalktığında kız yanında ufacık kalmıştı. Kaç gibiydi boyu...160? Aralarında bariz bir 20 cm vardı ve kıza yukarıdan bakıyordu. Yongjae çok uzun bir erkek sayılmazdı. Ancak kız fazla kısaydı ve nedense ona havaalanlarında karşılaşabileceği ufak sarışın bir kız gözüyle bakıyordu. Fazla sevimli ufak sarışın bir kız. Yoksa loli mi demeliydi?
    "Ahmak kız!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eta Rollo
Refakatçi
Refakatçi
Eta Rollo


Mesaj Sayısı : 86
Kayıt tarihi : 06/05/12
Evcil Hayvan : Tavşan (Ponmei)
Hobiler : Şarkı söylemek, tuhaf makyajlar, birilerine şaka yapmak

daha kötüsü olamaz... mı? Empty
MesajKonu: Geri: daha kötüsü olamaz... mı?   daha kötüsü olamaz... mı? Icon_minitimeCuma Mayıs 25, 2012 4:57 pm

Yabancı kendisini tanıtmaya başlayınca kaşları çatıldı hafifçe. Öyle bir başlamıştı ki lafa bir an kendisinden habersiz başkanın değiştiğini bile düşünmüştü Eta. Ah tabii, nasıl böyle bir küstahlığa düşerdi, nasıl bunu yapardı?! Ne var ki korkusunun yersizliği ismini duyduğu an ortaya çıktı. Hayır, uzun bir süre uykuda kaldığı için birkaç yıllık haberi kaçırmış değildi. Ancak ismi ve isminden sonra andığı mesleğini duyduğu an bu yumurtanın neden kendisine bu kadar tanıdık geldiğini de anlamıştı. Bu oydu. Çekim yapması ısrarla önerilen fotoğrafçı. Kapak fotoğrafının konulduğu dergide başka bir modelle çalışmış şu kişi...
Dudakları aralandı şaşkınca. "Sen..." dedi kısık bir sesle. Onunla daha önce bu kadar yakından bir ilişki(?) kurmamıştı ki şimdi tanısın? Düştü omuzları, gözleri gözlerinden ayrılmadı hiç. En sonunda suratında gözlerini parıldatacak kadar büyük bir mutluluk ışığı peydahlandı. "YonaJuna!" diye bağırdı hevesle. İsminin yanında epeyi komik bir takma isim olsa da sahne arkasında arkadaşlarıyla böyle bahsetmişlerdi onun hakkında. Tuhaf isimli fotoğrafçı. Yine de o an hakkında konuşurken isminden midir bilinmez, eve götürülüp beslenilesi bir sevimlilik edinmişti aklında Eta'nın. Gerçi mübalağa yapamazdı; hala sevimliydi YonaJuna. "Ben de diyorum..." gözlerini kapatıp başını arkaya attırdı kendine hayret etmiş gibi.

Gözleri kısıldı sonunda eline bir koz geçince. Pekala, onu tanıyamamıştı üstelik epeyi alakalı bir meslekte çalışsa dahi. Peki o? Hiç mi tanımıyordu kendisini? Namıyla övünmezdi o. Öyle mekana girince tüm başlar kendisine dönsün herkes onun etrafına toplansın istememişti hiç. Ancak köşeyi dönse kendi resminin duvarda görüleceği bir çevrede yaşıyorken hiç mi aklının ucundan geçmedi? Eh, tavırlarına bakacak olursa... Benzetmemişti bile.
Boğazını temizledi. "Eta Rollo. Hani şu senin para kazanmak için çektiğin model. Ama artık benim yüzümden çekemeyecek olan." dedi sesini olabildiğince gururlu tona teperek.
"Kameranın içinde yaşıyor olmalısın cahil şey!" Omuz silkti gözlerini yumarak. "Şapşal yumurta!" Hep o saldıracak değildi ya...

Ayağa kalkınca o da kalktı onunla birlikte. Kaşları meydan okur gibi kalkmıştı. Eh, uzaktan görüldüğü kadarıyla aslana efelenen tavşandan farksız olsa da başını kaldırıp ona bakmayı bir an bile kesmiyordu. Cık, çekemezdi bakışlarını. Hem o zaman aslan kazandığını sanardı canım.
"Ben de yumurtalarla konuşmaktan hoşlanmıyorum zaten." dedi kibirli bir ifadeyle. Hayatının hiçbir yılında kibirlenmemiş olsa bile bir serseri gibi erkeksi tavırlara büründü bir anda. Madem böyle konuşacaklardı, öyleyse o da bu oyuna ayak uydururdu. "Fakat... Ne bu tavırlar insan?! Çocuklar gibi zırlıyorsun!" diyerek başını yana yatırdı. Sesi yayık yayık, kelimeler daha bir laubali çıkmıştı ağzından. Yüzünde her an birisini dövecek bir ifade vardı. Evet, açık açık efeleniyordu. Hantalca, kendine güvenir bir şekilde elini cebine atıp cep telefonunu çıkarttı. Tam Yong Jun'un yüzünün önünde tuttu telefonu. "Kamera mı? O da neymiş. Ben cebimde senin kamerandan daha değerli bir şey taşırken hele!"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jake Wang
Capitol
Capitol
Jake Wang


Erkek Mesaj Sayısı : 165
Kayıt tarihi : 17/05/12

daha kötüsü olamaz... mı? Empty
MesajKonu: Geri: daha kötüsü olamaz... mı?   daha kötüsü olamaz... mı? Icon_minitimeCuma Mayıs 25, 2012 5:38 pm

    Kız gözlerini dikmiş kendisine bakarken aklından geçirdiklerini az çok tahmin edebiliyordu. Zaten bu konuda fazla seçeneği de yoktu ufaklığın. Muhtemelen ya kim olduğunu, ya hakkında duyduklarını ya da okuduklarını düşünüyor olmalıydı. Yongjae ise bu kızla daha önce hiçbir yerde karşılaşmadığına emindi. Karşılaşmış olsa böyle ufak bir ucubeyi muhtemelen hatırlardı. Ucube derken bunu kötü anlamda söylemiyordu tabii canım. Kız fazla... Kızsal giyindiği için böyle diyordu kendince ona. Ayrıca tavırları da çok farklıydı, görünümü de çalıştığı modeller gibi değildi. Eskilerin de dediği gibi... Ne diyorlardı onlara... Asyalı?
    Kız birden kendisine YonaJuna dediğinde istemsizce "AISSHH!" diye çemkirmişti. Kız kendisine anlatılanları mı yanlış anlıyordu yoksa kendisini kızdırmak için itinayla mı buluyordu bu lafları emin olamamıştı şimdi. Ancak tepesinin atmaya başladığı bir gerçekti. Bu takma ismi komik bile bulmamıştı, ancak görünüşe göre kız komik bulmuştu. Ancak Yongjae'ye göre kesinlikle KOMİK DEĞİLDİ.
    Kız resmen bir tiyatro oyuncusu gibiydi. Sanki rolünü bulamayanlardan... Kendi kendine düşünüyor, hareket ediyor ve sürekli mimik değiştiriyordu. Ancak Yongjae'nin konuşma boyunca yaptığı iki şey vardı. Biri sinirle kaş kaldırmak diğeri de mimiksiz bir ifadeydi.
    Eta Rollo mu? Neredeyse ilk defa duyuyordu bu ismi. Hafızasını tekrar tekrar kurcaladı. Pek birşey çıkmıyordu anlaşılan.Kız konuşmaya devam ettiğinde sadece mimiksiz bir ifadeyle kızı dinledi. Kendisine cahil mi demişti? Kesinlikle cahil değildi. Hiçbir anlamda değildi. Bir kızı tanımıyor olması onu cahil yapmıyordu. Magazin veya kızların saçma sapan pembe kapaklı dergilerini okumuyordu, umrunda bile değillerdi. İşi fotoğrafçılıktı ve bunu hiçbir fotoğraftan ilham alarak yapmıyordu. Bu yüzden ona "Dahi" deniyordu ya.
    İkisi de ayağa kalktığında uzaktan sahne iki inatçı çocuğun kavgasına dönüşmüştü.Kız konuşmaya devam ettikçe salaklaşıyordu Yong Jun'un gözünde. Eta'nın konuşması bittiğinde konuşmaya başlama fırsatı bulabilmişti. Çünkü kız fazla gevezeydi.

    "Öncelikle seni hatırlamıyorum, çünkü ben sadece güzel kızları hatırlarım. Ayrıca seninle daha önce çalışmadım. Dediğim gibi güzel kızlarla çalışırım."
    Elini saçlarına götürerek perçemini düzeltti ve kollarını birleştirip gülümsedi. Sonra memnun bir ifadeyle kızın elinden telefonu kaparak cebine sıkıştırdı.
    "İkinci olarak kırdığın fotoğraf makinemin karşılığında telefonuna el koyuyorum. Teşekkürler."

    Evet, yüz ifadesi kesinlikle memnundu. Hatta... Daha çok tatminkar denebilirdi. Elini kaldırıp sanki bir çocuğun saçlarını okşarmış gibi kızın saçlarını birbirine kattı.
    "Bak söylenilenleri yapınca ne kadar da sevimli oldun sen öyle."
    Gerçi kız normalde de sevimliydi ya... Yongjae ise sinirinden bunun yeni farkına varıyordu.Gerçi şu an cebindeki telefon daha bir ilgisini çekiyordu. Sonuçta fotoğraf makinesi onun hayatıydı.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
daha kötüsü olamaz... mı?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Hunger Games Rpg :: Capitol :: Şehir Sokakları-
Buraya geçin: